Tıp literatüründe Erektil disfonksiyon (ED) olarak ifade edilen ereksiyon sorunları erkeklerde cinsel birliktelik için ihtiyaç duyulan penis ereksiyonunun başlatılmasında ve sürdürülmesinde yetersizlik anlamına gelmektedir. İktidarsızlık problemi erkekler tarafından ürologlara bildirilen en yaygın cinsel problemlerin başında gelmektedir. Dünya çapında 30 milyon erkeğin ereksiyon problemi yaşadığı bilinmektedir. Ereksiyon bozukluğu yaşayan erkekler sıkı bir ereksiyon elde etme, ereksiyonun erken bitmesi ve bu ereksiyonu sürdürme konusunda problemler yaşamaktadır. Zaman zaman bütün erkeklerin ereksiyon konusunda sorunlar yaşaması normal olsa da bu sorun tüm cinsel birliktelikler de yaşanmaya başlarsa ve uzun süre devam ederse bu bir ED olarak tanımlanarak tedavi edilmelidir.
Türkiye genelinde yapılan bir araştırmada ereksiyon sorunlarının yaş oranlarına göre dağılımı şu şekilde ortaya çıkmıştır. Bu tablodan da görüleceği üzere ereksiyon sorunu hiç de azımsanmayacak kadar sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır.
Erkeklerde cinsel uyarılma olmadığı durumlarda penis gevşek ve yumuşak bir haldedir. Görsel, işitsel veya temasla gelen bazı uyarılar neticesinde cinsel olarak uyarılan erkekte ereksiyon meydana gelir. Erkeklerin cinsel olarak uyarılması durumunda penise doğru kan akışı artmaya başlar. Kan, peniste bulunan korpus kavarnozum adı verilen ve kas dokusundan oluşan iki ereksiyon odasına doğru akar. Ereksiyon esnasında bu odalardaki dokular gevşeyerek burada kanı hapsederler. Erkeğin orgazmı sonrasında ikinci bir sinyal penise gider ve buradaki dokuların kasılması sonucu hapsolan kan tekrar dolaşıma geri döner. Böylelikle ereksiyon sonlanarak penis normal haline döner. Peniste meydana gelen bu döngüye ereksiyon adı verilmektedir. Erkeklerin cinsel birleşmeye hazır olabilmesi için penis ereksiyon halinde olmak zorundadır.
40-49 yaş arası | %17 |
50-59 yaş arası | %35 |
60-69 yaş arası | %69 |
70 yaş ve üzeri | %83 |
Ereksiyon bozukluğunun en önemli nedenlerinden bir tanesi cinsel birliktelik esnasında yaşanan stres ya da dönemsel olarak yaşanan duygusal sorunlardır. Ancak stres ya da duygusal nedenlerle yaşanan ereksiyon problemi çoğu zaman kısa süreli olmakta, tedavi gerektirmemektedir. Bunun yanında ereksiyon sorunlarına neden olan en önemli etkenlerden bir tanesi de penis içerisindeki kan akışının yeterli olamaması ve burada bulunan sinirlerin herhangi bir nedenle hasara uğramış olmasıdır. Ayrıca ateroskleroz (atardamarların sertleşmesi veya tıkanması), kalp hastalığı, yüksek tansiyon veya diyabetten kaynaklanan yüksek kan şekeri gibi yaşanan diğer rahatsızlıklar da ereksiyon sorunun nedenleri arasında olabilmektedir.
Ereksiyon sorunu diğer bir ifade ile impotans, psikolojik ve fiziksel bazı nedenlerden oluşabileceği gibi bazı durumlarda her ikisi de ereksiyon sorununun oluşumuna etki edebilmektedir. Ereksiyon sorununa neden olabilen bazı risk faktörleri şunlardır;
Her ne kadar ereksiyon problemleri erkeklerde yaşlandıkça daha yaygın hale gelse de her zaman yaşlandıkça ereksiyon sorunu meydana gelmez. Bazı erkekler de 80 yaşlarına kadar cinsel işlevsellik devam edebilmektedir. Bunun yanında ereksiyon sorunları başka sağlık sorunlarının da işaretçisi olabilmektedir. Bu nedenle ereksiyon sorunun nedeninin bulunması ve tedavi edilmesi için hekimlere müracaat edilmesi önemli bir adımdır.
Ereksiyon sorunu yaşadığını düşünen erkeklerin kimi zaman bu durumu kimseyle paylaşmayarak ereksiyona iyi gelen yiyecekler, ereksiyona iyi gelen ilaçlar veya ereksiyona iyi gelen vitaminler diye yalnızca internet üzerinden bir arayışa girdikleri görülmektedir. Öncelikle dünyada bu kadar sık rastlanan ve ürolojik bir hastalık olan ereksiyon probleminin utanılacak bir durum olmadığının kabul edilmesi gerekmektedir. Nasıl ki fiziksel herhangi bir rahatsızlığımızda doktorlara başvuruyorsak kendimizde böyle bir rahatsızlık olduğunu düşünüyor ve semptomlarını yaşıyorsak öncelikli olarak mutlaka bir ürolog hekime görünmemiz gerekmektedir. Unutulmamalı ki diyabet gibi yüksek tansiyon gibi başka rahatsızlıklar da ereksiyon sorunlarına neden olabilmektedir.
Ereksiyon sorununun hem psikolojik hem de biyolojik birçok farklı nedeni olabilmektedir. Bu nedenle hastanın ereksiyon sorunları nedeniyle müracaatıyla birlikte çok yönlü bir tetkik aşaması olmak durumundadır. Öncelikli olarak hastanın ne kadar süredir bu problemi yaşadığı ve hastanın başka kronik hastalığının olup olmadığının tespiti için hastanın öyküsü hekimler tarafından dinlenir. Daha sonra penis ve testislerin fiziksel muayenesi, sinirlerin hassasiyet durumuna hekimler tarafından bakılır. Hastanın kan ve hormon testleri yapılarak erkeklik hormon seviyesi ölçümlenir. Bunun yanında penise giden kan dolaşımının gözlemlenebilmesi amacıyla penil renkli doppler ultrasonagarfi yapılır. Ultrasonla yapılan bu gözlem sayesinde hastanın penis ve testis bölgesindeki damarların durumu gözlemlenir.
Eğer yapılan bu tetkiklerle yaşanan ereksiyon problemine biyolojik bir dayanak tespit edilemezse durumun psikolojik nedenlerden kaynaklandığı değerlendirilerek hastaya psikolojik destek sağlanması gerekir. Bu nedenle mümkün olduğu takdirde hastaya eşiyle birlikte bir terapi süreci başlatılır.
Ereksiyon bozukluğu günümüzde 40-70 yaş arası erkeklerin %50’sinden fazlasını etkileyen bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle bu hastalığın tedavi yöntemleri konusunda tıp dünyasında yapılan oldukça fazla çalışma bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar neticesinde tedavi yöntemlerinde de hızlı ilerlemeler kaydedilmektedir.
Günümüzde gelişen teknolojiyle beraber ereksiyon problemi yaşayan hastaların ağrısız sızısız bir şekilde bu hastalıktan tamamen kurtulmaları mümkün hale gelmiştir. Ereksiyon sorununun nedeni tespit edildikten sonra bu neden ışığında uygulanan farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu yöntemlerden en yaygın olanları tabii ki tamamen hastaya özel olarak belirlenen Şok Dalga Tedavisi ya da diğer adıyla ESWT tedavisidir.
Tıp dünyasında ilk olarak 80’li yıllarda üriner taş tedavisinde uygulanan Şok Dalga Tedavisi yoğunluklu olarak ortopedi alanında kullanılan bir yöntemdir. Bununla birlikte yapılan çalışmalarla ESWT yönteminin kronik yaralarda, kardiak istemik dokuda, periferal nöropatide ve ereksiyon sorunlarında kalıcı faydalar sağladığı ortaya koyulmuştur. Bu yöntem son 20 yılda herhangi bir yan etkisinin bulunmaması, kalıcı çözümler elde edilmesi gibi avantajları nedeniyle tıp alanında oldukça yaygın bir hale gelmiştir.
Bu yöntem sertleşme sorununun hastanın penise kan akışını sağlayan damar yollarından kaynaklı olduğu sonucuna varıldıktan sonra uygulanmaktadır. Bu yöntemde hastanın penis bölgesine yollanan yüksek basınçlı ses dalgalarıyla bu bölgedeki damarlar uyarılmakta ve penise kan akışının hızlandırılması amaçlanmaktadır.
Şok Dalgası Tedavi yöntemi uzun zamandır farklı hastalıkların tedavisi için kullanılmakta olan oldukça güvenilir bir yöntemdir. Yapılan birçok çalışmada ereksiyon sorununu kalıcı olarak düzelttiği yönünde bulgular elde edilmiş olan ESWT tedavisinde hastaların herhangi bir şekilde ağrı hissetmemeleri ve tedavi süresince normal hayatlarına devam edebilmeleri oldukça önemli bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hastanın penis bölgesinin farklı noktalarına yüksek basınçlı ses dalgalarının iletilmesi yoluyla uygulanan bu yöntem toplam 2 hafta sürmektedir. Bu süre içerisinde toplam 48 saat aralıklarla hastaya ESWT uygulaması yapılır. Bu süreçte hasta normal hayatına devam edebilir ve cinsel ilişkiye girmesinde herhangi bir mahsur yoktur. ESWT klinik ortamda uzman ürolog hekimler tarafından uygulanmakta olup uygulama esnasında penis üzerine lokal aneljezik krem sürülmesi nedeniyle hasta herhangi bir ağrı hissetmemektedir. Uygulamada özel bir prob vasıtasıyla penisin farklı noktalarına ses dalgalarıyla şok uygulanmaktadır. Bir seans ortalama 15-20 dakika sürmekte ve seans sonrasında hasta normal hayatına devam etmektedir. Yapılan ESWT tedavisinin sonuçları kişiden kişiye farklılık gösterebilmekle birlikte ortalama bir ay sürmektedir. Ancak bu süre zarfında hastaların beslenmelerine ve egzersizlerine dikkat etmeleri ve kesinlikle sigaradan uzak durmaları beklenmektedir.