Prostatit adını erkeklerin üreme sisteminde yer alan prostat bezinden almaktadır. Günümüzde oldukça sık rastlanan ve bilinen bir hastalıktır. Prostat bezi, erkek üreme sisteminde yer alan bir salgı bezidir. Bulunduğu yer ise mesanenin hemen altıdır. Üreme sisteminde prostat bezinin görevi, spermler için gerekli olan ve beyaz rengini veren prostat sıvısının salgılanmasıdır. Tıpta prostat bezinin değişik nedenlerden kaynaklı olarak enfekte olması ya da iltihaplanması durumu prostatit olarak ifade edilmektedir.
Prostatit genellikle 50 yaş üstü erkeklerde daha fazla karşımıza çıksa da tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. Erkeklerde oldukça yaygın olan prostatit aynı zamanda ağrılı bir hastalıktır. Prostatit hastalığının bilinen dört farklı çeşidi bulunmaktadır. Bunlar Asemptomatik inflamatuar prostatit, Akut bakteriyel prostatit, Kronik bakteriyel prostatit ve kronik pelvik ağrı sendromu (KP/KPAS) olarak da ifade edilen Kronik prostatittir.
Bu prostatit türünde herhangi bir semptom gözlemlenmemektedir. Genellikle farklı tetkikler esnasında tesadüfi olarak tespit edilirler. Asemptomatik inflamatuar prostatit, herhangi bir belirti olmamasına rağmen prostat bezinin iltihaplanması durumuna denmektedir.
Akut bakteriyel prostatit, Asemptomatik inflamatuar prostatitin aksine ağrılı bir prostatit tipidir. Bu prostatit türünde prostat bezinin akut olarak enfekte olması ve iltihaplanması söz konusu olup iltihaplanma, ağrılı seyretmektedir.
Kronik bakteriyel prostatitte iltihaplanmanın uzun süre devam etmesi ve tekrarlaması söz konusudur.
Kronik prostatit ya da diğer adıyla kronik pelvik ağrı sendromu (KP/KPAS) en yaygın olan prostatit şeklidir. Bu tür prostatit rahatsızlığında hem prostat bezinde hem de prostat bezinin etrafında bulunan sinirlerde enfeksiyon görülmektedir. Bu hastalığın en büyük belirtisi ise pelvis bölgesinin tamamında bir ağrı veya rahatsızlık oluşturmasıdır.
Prostatit hastalık türlerinin farklı sebepleri olabilmektedir. Temel olarak prostatit prostat bezinde veya çevresinde meydana gelen iltihaplanmalar sonucu meydana gelmektedir. Bu iltihaplanmanın sebebi idrar yolu enfeksiyonları, idrar yolları bölgesinde meydana gelen travmatik hasarlar ya da vücudun başka kısımlarında meydana gelen enfeksiyonların etkisi olabilmektedir. Bunlarla birlikte cinsel yolla bulaşan hastalıklar sebebiyle de prostat bezlerinde iltihaplanma meydana gelebilmektedir. Herhangi bir enfeksiyon olmaksızın oluşan prostatit vakalarında travmatik hasar ya da prostat çevresinde bulunan sinir hasarları prostat bezinde iltihaplanmaya neden olabilmektedir. Prostatit nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Prostatit tiplerinin belirtileri de birbirinden farklı olabilmektedir. Yaygın olarak karşımıza çıkan prostatit belirtileri şu şekilde sıralanabilecektir:
Yapılan araştırmalarda prostatit hastalığı ve ereksiyon problemlerinin kaynaklarının aynı olabileceği yönünde bulgular elde edilmiştir. Yani ereksiyon sorununa neden olan iltihapların aynı zamanda prostatite de neden olabileceği görülmüştür. Bu nedenle prostatit hastalığı olan kişilerde aynı zamanda sertleşme bozuklukları da yaşanabilmektedir.
İdrar yollarında ve kasık bölgesinde ağrı, idrar yaparken sancı ve zorlanma, iltihaplı idrar veya sık idrar yapmak gibi şikâyetleri olan erkeklerin bir üroloji uzmanına görünmeleri gerekmektedir.
Prostatit tanısında öncelikli olarak hekimler hastanın hastalık öyküsünü ve şikâyetlerini dinler ve fiziksel olarak mesane bölgesinin detaylı muayenesini yaparlar. Daha sonra da ultrason ve tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle tetkikler yaparlar. Bunlarla birlikte hastanın idrar ve sperm tahlilleri istenerek idrar ve spermde mikroorganizma olup olmadığı araştırılır. Ayrıca hekimler tarafından gerektiğinde makat bölgesinden elle kontrol yapılır.
Ürologlar bu tetkiklerden sonra hastada hangi prostatit türü olduğuna karar vererek bu yönde bir tedavi planı oluştururlar.
Akut ve bakteriyel prostatit tedavilerinde öncelikli tedavi yöntemi antibiyotik tedavisidir. Genellikle hastalara iki hafta süren bir antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Bu tedavi hastada tespit edilen mikroorganizma türüne göre belirlenen antibiyotik ilacıyla yapılmaktadır. Eğer hastanın belirtileri ciddi boyutlarda ise antibiyotik tedavisi hastanede yatarak tedavi şeklinde yapılır ve antibiyotik serum vasıtasıyla enjekte edilir. 2 hafta süren tedaviye rağmen prostatit devam ediyorsa bu süre hekimin uygun gördüğü bir zamana kadar uzatılabilir. Bu süre 2-12 hafta arasında değişiklik gösterebilmektedir.
İlaç tedavisinin yanında prostatit hastalarına uygulanan bir diğer yöntem de prostat masajıdır. Bu yöntemde prostat bezine doğru uygulanan masajla prostatta bulunan iltihabın akıtılması hedeflenmektedir.
Bu tedavi yöntemleriyle birlikte tedavi gören hastanın da bu süreç zarfında dikkat etmesi gereken ve uygulaması gereken bazı prosedürler bulunabilmektedir. Bunların başında özellikle asitli içecekler ve baharatlı gıdalardan uzak durmak bulunmaktadır. Ayrıca bu dönemde hastalar bol su tüketmeli, mesane bölgesini sıcak tutacak şekilde sıcak kompres uygulamalı ve sıcak oturma banyosu gibi uygulamalar yapmalıdır.
Prostatit tedavisinde kullanılan yöntemlerden biri de ED-SWT yöntemi olarak da bilinen Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisidir. Bu yöntem herhangi bir ağrı yaşanmaması, yan etkisinin olmaması ve yüksek çözüm oranları nedeniyle günümüzde oldukça sık tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Bu tedavide makat ve testisler arasında bulunan bölgeye düşük yoğunluklu şok dalgaları gönderilerek enfeksiyonlu noktalarda damarlanmanın arttırılması ve bu sayede vücudun bağışıklık sistemi sayesinde enfeksiyonun yok edilmesi amaçlanmaktadır. Bu tedavide seanslar yaklaşık 20 dakika sürmekte ve haftada bir olacak şekilde toplam dört seans uygulanmaktadır. Tedavi esnasında herhangi bir ağrı hissetmeyen hastalar seans harici zamanlarda normal hayatlarına devam edebilmektedir.
Şok dalga tedavilerinin herhangi bir yan etkisi yoktur. Tedavi esnasında prostatit bölgeye gönderilen şok dalgalarıyla prostat bezinde bulunan iltihap kalıcı olarak temizlenmektedir. Tedavi esnasında yalnızca uygulama yapılan bölgeye aneljezik jel sürüldüğü için hastalarda herhangi bir ağrı ya da sancı olmamaktadır. Bu yöntem sayesinde özellikle kronik prostatit tedavilerinde kalıcı sonuçlar elde edilebilmektedir.